GİRESUN - GÖRELE - GÜNEYKÖY KÖYÜ
Hoş Geldiniz, Bizi İhmal Etmeyin!
GİRESUN - GÖRELE - GÜNEYKÖY KÖYÜ
Hoş Geldiniz, Bizi İhmal Etmeyin!
GİRESUN - GÖRELE - GÜNEYKÖY KÖYÜ
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

GİRESUN - GÖRELE - GÜNEYKÖY KÖYÜ

Güneyköy mensuplarının paylaşım alanı ***Guneykoy.Net***
 
AnasayfaKapı*GaleriAramaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 kul hakkı ve kibir

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
YASİN
Güney Köylü
Güney Köylü
YASİN


Erkek
Mesaj Sayısı : 107
Yaş : 49
Nerden : İSTANBUL/BEYKOZ
Ad, Soyad : TUNCAY TÜFEKÇİ
Kayıt tarihi : 30/05/08

Kişi sayfası
Deneme Alanı: Deneme

kul hakkı ve kibir Empty
MesajKonu: kul hakkı ve kibir   kul hakkı ve kibir Icon_minitime6/24/2008, 17:50

<BLOCKQUOTE style="MARGIN-BOTTOM: 5pt">

Kabağın Sahibi Vardır Elbet!
Vaktiyle bir derviş, nefisle mücadele makamının sonuna gelir.
Meşrebin usulünce bundan sonra her türlü süsten, gösterişten arınacak,
varlıktan vazgeçecektir.
Fakat iş yamalı bir hırka giymekten ibaret değildir. Her türlü görünür
süslerden arınması gereklidir.. .
Saç, sakal, bıyık, kas, ne varsa hepsinden. Derviş, usule uygun hareket
eder, soluğu berberde alır.
- Vur usturayı berber efendi, der.
Berber dervişin saçlarını kazımaya baslar. Derviş aynada kendini takip
etmektedir. Başının sağ kısmı tamamen kazınmıştır. Berber tam diğer tarafa
usturayı vuracakken, yağız mı yağız, bıçkın mı bıçkın bir kabadayı girer içeri.
Doğruca dervişin yanına gider, başının kazınmış kısmına okkalı bir tokat atarak:
- Kalk bakalım kabak, kalk da tıraşımızı olalım, diye kükrer.
Dervişlik bu... Sövene dilsiz, vurana elsiz gerek. Kaideyi bozmaz derviş.
Ses çıkarmaz, usulca kalkar yerinden. Berber mahcup, fakat korkmuştur.


Ses çıkaramaz.
Kabadayı koltuğa oturur, berber tıraşa baslar.
Fakat küstah kabadayı tıraş esnasında da sürekli aşağılar dervişi, alay eder:
'Kabak aşağı, kabak yukarı.'
Nihayet tıraş biter, kabadayı dükkândan çıkar. Henüz birkaç metre gitmiştir ki,


gemden boşanmış bir at arabası yokuştan aşağı hızla üzerine gelir.
Kabadayı şaşkınlıkla yol ortasında kalakalır. Derken, iki atın ortasına
denge için yerleştirilmiş uzun sivri demir karnına dalıverir. Kabadayı
oracığa yığılır, kalır.
Ölmüştür. Görenler çığlığı basar.
Berber ise şaşkın, bir manzaraya, bir dervişe bakar, gayri ihtiyarî sorar:
- Biraz ağır olmadı mı derviş efendi?
Derviş mahzun, düşünceli cevap verir:
- Vallahi gücenmedim ona. Hakkımı da helal etmiştim. Gel gör ki kabağın bir
sahibi var. O gücenmiş olmalı!


Hikâye böyle...
Ama hayat da böyle...
Ensemize, kafamıza vurup vurup dalga geçen sahte kabadayıların, kabağın da
bir sahibi olduğunu, bu sahibin de en affetmeyeceği şeyin kibir ve kul hakkı
yemek olduğunu unutmaya başlayanlar, koltuklarına, makamlarına, rantlarına
yapışanlar anlayacaklardır ...


Gününüz , ömrünüz güzel olsun....

</BLOCKQUOTE>







__._,_.___
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
kul hakkı ve kibir
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
GİRESUN - GÖRELE - GÜNEYKÖY KÖYÜ :: Dinimiz İslam :: Menkıbeler, Kıssalar-
Buraya geçin: